OZON TEDAVİSİ

Ozon gazının tıpta kullanımı,tıp alanında başka birçok gelişmelerin de doğmasını zorlayan, Birinci Dünya Dünya Savaşı şartlarında başlamıştır.O yıllarda çürümekte olan yaraların,iyileşmeyen enfeksiyonların,abselerin tedavisinde lokal olarak kullanılmış ve iyi sonuçların alındığı gözlenince uygulama alanları genişletilmiş ve bugün dünyanın her ülkesinde yaygın bir kullanım bulan bir yardımcı tedavi yöntemi olmuştur.

TC Sağlık Bakanlığı'nın da, hekimleri bu konuda eğitmek ve amacıyla açtığı kurslardan sonra kullanımı daha yaygın ve bilinçli yapılır hale gelmiştir.Bu konuda eğitilen ve  sertifika alan hekimlerce uygulanmaktadır.

Migren ve Akupunktur

Baş ağrıları hekime başvurma nedenleri arasında  en ön sırada gelir. Ancak baş ağrısının migren dışında tümör,anevrizma,enfeksiyon,hipertansiyon,sinüzit,stres gibi birçok nedenleri olduğunu önceden belirtmek gerekir.

Migren Nedir?

Migren,baş ağrısı atakları şeklinde ortaya çıkan ve ağrıya bulantı,kusma,bazan da çift görme,ışığa hassasiyet ve konuşma bozukluğu gibi belirtilerin de eşlik ettiği bir hastalık tablosudur.

Sıklıkla kadınları tutar.Her beş kadından birinde migren vardır.Genelde 20-50 yaşları arasında görülür.Çocuklukta da başlayabilir ama 50 yaşından sonra başlaması nadirdir.

Akupunktur ile Zayıflama ve Kilo Kontrolü

altKadın   Hastalıkları ve Doğum Uzmanı olmam nedeniyle akupunkturun, jinekolojik alanlardaki kullanımını ayrı bölümlerde tek tek değerlendirdim.

Tahmin edebileceğiniz gibi, akupunkturu genel olarak bütün tıp alanlarında kullanmak mümkündür. Bu bülümümüzde akupunkturun diğer hastalıklardaki kullanımından ve bunlarla ilgili kendi çalışmalarımızdan bahsedeceğiz.

KİLO VERMEDE AKUPUNKTUR

Akupunkturla ilgili duyumları olan insanların çoğu, akupunkturu kilo verme tedavisinde kullanılan bir yöntem olarak bilirler. Oysa diğer bölümlerimizden de göreceğiniz gibi akupunkturu bütün hastalıklarda şöyle ya da böyle kullanmak mümkündür. Kilo verme tedavisinde öne çıkmasının nedeni ise batı tıbbının bu konuda çok yetersiz kalmasıdır. Çünkü, bu konuda batı tıbbında kullanılan etkili ve zararsız, kesin bir tedavi yöntemi, ne yazık ki, yoktur. Bu nedenle, bu alan hekim olanın da olmayanın da, hakkında kendini söz söylemeye ve tedavi adına bir şeyler yapmaya mezun gördüğü bir konu haline gelmiş, insanlar da denize düşen yılana sarılır misali, can havliyle çırpınmakta ve birçok zaman da bu amaçlarına ulaşmak isterken hem sağlığına zarar gelmekte, hem de maddi açıdan mağdur edilmektedirler.

Akupunktur ile Tüp Bebek ve Tedavisi

Akupunktur; beş bin yıldan daha fazla bir süredir insan sağlığı için uygulanan ve son yıllarda batıda yapılan yoğun araştırmalar sonucunda, gittikçe yaygınlaşan bilimsel bir tıp dalıdır. Akupunktur; iğne, lazer gibi uyaranların vücut üzerinde tanımlanmış belirli akupunktur noktalarına uygulanması ile sinirsel iletişimi düzenleyip, otonom sinir sisteminin sempatik ve parasempatik bölümleri arasındaki dengeyi kurarak organizmanın sağlığa kavuşmasını amaçlar.   
Ayrıca akupunktur tedavisi, merkezi sinir sisteminin belli bölgelerinde endorfin adı verilen morfin benzeri maddeleri salgılatarak ağrı tedavisinde etkili olmaktadır.

Akupunktur; artık tüp bebek tedavisinde  tıp yöntemi olarak kullanılmaya başlanmıştır. Tüp bebek uygulamasında başarıyı engelleyen önemli faktörlerden biri, anne adayında oluşan aşırı stres ve döllenmiş yumurtanın transferden sonra tutunup yerleşeceği (endometrium adlı) tabakanın yeterli damarsal olgunluğa ve kalınlığa ulaşamamasıdır. Akupunktur tedavisi ile; tüm vücutta, beta-endorfin denen bir kimyasal maddenin salgılanması artmaktadır. Bu artış ile GnRH (gonadotropin releasing) hormon salınımı ve dolaylı olarak vücudun ürettiği steroid ve gonadotropin hormonlarının salgılanması artmaktadır.

Akupunktur ile Polikistik Over (PCOS) ve Tedavisi

Polikistik over, yumurtalıkların genellikle normalden iri, üzerinde inci tanesi gibi dizilmiş küçük sayıda kistler içerdiği ve kendini adetlerde gecikme, tüylenme, sivilceler çıkması, kilo alma ve evlilerde ise gebe kalmada zorlukla  belli eden bir hastalıktır.

Bu saydığımız klinik belirtilerin hepsi, bir hastada aynı anda bulunmayabilir

Tanısı, bu klinik belirtileri takiben yapılan ultrason tetkikleri ve hormon analizleri ile konur.

Hastanın, adet gecikmeleri, tüylenme, gebe kalamama v.b. gibi belirtilerle başvurmasına karşın esasında önlem alınmazsa ileriye dönük olarak obesiteyi takiben hipertansiyon, diabet, memede ve çocuk yatağında hiperplazi dediğimiz riskli durumların oluşmasına da zemin hazırlayabilir. Bu nedenle çocuk doğurma isteği olmasa bile kontrol altında tutulması gereken bir durumdur.