Akupunktur tedavisi denince çoğu insanın aklına obezite veya sigara bırakma gibi bağımlılık tedavileri gelmektedir. Oysa Akupunktur, özellikle batı tıbbının çözmekte zorlandığı bazı hastalıkların tedavisinde çok yararlı sonuçlar vermektedir.
Ben, batı tıbbı normlarına göre eğitim almış bir Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanıyım. Bize baş vuran bazı hastalarımızın kısırlık, menopoz, cinsel başarısızlık, geçmeyen vaginal akıntılar, geçmeyen kasık ağrıları, idrar kaçırma sorunları, adet sancıları... vs gibi sorunlarını çözmede, batı tıbbı tedavi yöntemlerinin yetersiz kaldığını görünce, bu sorunların çözümünde başka yolların da olması gerektiğini düşündüm ve bazı arayışlara girdim.
Öyle ya dert veren dermanını da vermiş olmalıydı.
Bu düşüncelerle yola çıkıtığımda, rehberimin yine bilim olması gerekliydi. İşte bu aşamada "Einstein'in Özel Rölativite Teorisi", "Kuantum Fiziği" ve "Evrenin Holostik Tasarımı Kuramı" bana yol gösterdi. Bunlardan ilki maddenin yoğunlaşmış bir enerji olduğunu, ikincisi evrende her şeyin zıttıyla var olduğunu ve bir denge içinde olduğunu, üçüncü kuram ise varedilmiş her cismin bütün evren bilgisine sahip olduğunu söylüyordu. Kısaca özetlediğim bu veriler ise bize Akupunktur'u işaret ediyordu.
Akupunktur prensipleri, insan vücudunda bir enerji dolaştığını ve bu enerjinin birbirine zıt bir "Yin-Yang" dengesi içinde olduğunu ve canlı vücudundaki her hücrenin birbirinden haberdar olduğunu söyler ve tedavi prensiplerinin buna göre düzenlenmesi gerektiğini ifade eder.
Akupunktur, binlerce yıllık bir geçmişi olan ve kadim uygarlıkların bilgi birikimi ve deneyimlerinden çağımıza ulaşmış olan bir iyileştirme yöntemidir. Eğer, biz hekimler olarak bu konuya eğilmez ve bunu batı tıbbı ile bütünleştirmezsek hem meydanı ehliyetsiz bazı kişilere bırakmış olacağız hem de insanlığı binlerce yıllık bu tedavi geleneğinden mahrum bırakmış olacağız.
İşte, bir Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı olmama rağmen benim bu konuyla ilgilenmemin nedeni budur.